Gelgitin güzelleştirdiği yer: Zanzibar adası

Zanzibar’ın merkezi Stone Town’daki turumuzdan sonra, adanın en kuzeyinde bulunan ve Zanzibar’ın en güzel plajlarının olduğu Nungwi bölgesine yaklaşık 1 saatlik yolculuğumuzun ardından varıyoruz. Zanzibar’da nerede kalınır diyorsanız; bizim 4 gece kaldığımız 5 yıldızlı otelimizin adı Essque Zalu ve buraların en şık oteli. Normalde 5 yıldızlı otellerde kalmak pek adetimiz değildir ama hazır buralara kadar geldik, bari paraya kıyalım dedik:) Otelin merkez binasının çatısı gerçekten mimari anlamda çok güzel. Aynı zamanda gördüğümüz kadarıyla da iskeleye ve iskele üzerinde bir restorana sahip tek otelde bizim otelimizdi. O nedenle Zanzibar’a gidecek olanlara önerebiliriz. Yemekler de gayet güzeldi. Biz Amoma seyahat sitesi üzerinde en uygun fiyatı bulduk ve buradan yarım pansiyon konaklamamızı aldık.

Etkileyici bir doğa olayı olan gel-git’in Zanzibar’da oldukça ciddi oranda yaşandığını önceden duymuştuk.  Biz otele ilk vardığımızda, akşam saatleriydi ve okyanus otelin kıyılarına kadar gelmiş durumdaydı. Biz ne kadar çekilebilir ki bu vs diyorduk doğal olarak. Ertesi sabah kahvaltımızın ardından okyanusa tekrar baktığımızda, gel-git’in ne kadar da etkileyici bir doğa olayını gözlerimizle gördük. Akşam vardığımızda kıyıyı döven bir okyanus varken, şuan suların çekilmiş olduğu yerlerde deniz yıldızları, deniz kestaneleri gibi bir çok deniz canlısı açıkca görülebiliyordu. Zanzibar adası nerede ki böyle bir doğa olayı görülebiliyor diyorsanız cevabı şu. Zanzibar adası, Tanzanya’ya bağlı bir ada ve tam olarak Hint Okyanusunda bulunuyor. Bu büyük okyanus nedeniyle de böyle önemli bir doğa olayına sahne oluyor.

DSC_0262 (Large)
Okyanus geldiğinde
DSC_0772 (Large)
Bütün bu sular nereye gitti sorusu akılları kurcalıyor:)

Gel-git’in en keyifli yanlarından bir tanesi, sular çekildiğinde sahil boyunca rahat rahat yürünebiliyor olması. Biz de güzelce güneş kremlerimizi sürünüp, şapkalarımızı takarak sahil boyunca yürümeye çıktık. Hatırlatmamız lazım ki güneş oldukça yakıcı, o nedenle yüksek korumalı bir güneş kreminizin mutlaka yanınızda olması gerekiyor.

Otelden kumsala iner inmez, orada bekleyen tur satıcılarından birisi yanımıza yanaştı. Kendisiyle bir süre sohbet ettik ve adının Mohammed Ali olduğunu öğrendik. Buradaki bir çok insan gibi kendisi de bir Müslüman’dı. Öncelikle şunu söylemek lazım ki hem Mohammed Ali hem de diğer tur satıcıları kesinlikle rahatsız edici davranışlarda bulunan kişiler değillerdi. Kendilerine “ilgilenmiyorum,teşekkürler.” ya da “bugün adadan ayrılıyoruz.” dediğiniz anda, teşekkür edip uzaklaşıyorlar.

Mohammed Ali de aynı şekilde rahatsız edici olmayan bir şekilde yanımıza yaklaştı ve Nungwi bölgesinden bahsedip, çevredeki deniz yıldızlarını, deniz örümceklerini getirip onlarla ilgili bilgiler verdi. Hayatlarında hiç bu kadar büyük deniz yıldızları görmeyen bizler için oldukça ilginç bir deneyimdi. Hem deniz yıldızlarının erkek ve dişilerinin ne kadar birbirlerinden farklı olduklarını ve bizim deniz yıldızı olarak bildiğimiz, tam olarak yıldız şeklinde olanının erkek deniz yıldızı olduğunu da öğrenmiş olduk bu yeni arkadaşımızdan.

Kumsalda yürüyüşümüze devam ettikçe karşımıza buraların en şeker şeyleri olan Zanzibar’lı çocuklar çıkıyor. Giydikleri renkli giysileriyle bu çocukların hepsi birbirinden tatlı. Biz de onlarla biraz ilgilenince bizim peşimizi bırakmıyorlar ve bir saatten fazla beraber takılıyor, oyunlar oynuyor ve fotoğraf çekiniyoruz. Peki bu çocuklar neden mi buradalar? Çünkü deniz çekildikten sonra ortaya çıkan midyeleri ve satabilecekleri diğer deniz canlılarını topluyor ve ailelerine götürüyorlar. ‘Bu çocukların okumaları lazım, burada olmamalılar’ diyoruz ki arkadaşımız Mohammed Ali’den okullarının öğleden sonra başladığını ve çocukların okullarına gideceklerini öğrenince mutlu oluyoruz.

Sahil boyunca fotoğraflarımızı çeke çeke Nungwi köy merkezine doğru gidiyoruz. Deniz fenerinin hemen arkasındaki bölge bir liman ve şuan deniz çekilmiş olduğu için bir çok tekne sahibi teknelerini temizliyor ya da onarıyor. Buraların en önemli geçim kaynağı turizm ve tabii ki balıkçılık. O nedenle de her ikisi için de teknelerin çalışabilir olması çok kritik. Hemen köyün kıyısında bir balık pazarı bulunuyor ve sabah erken saatlerde burada balık mezatı yapılıyor. Ancak ne yazık ki o kadar erken saatlerde okyanus hiç çekilmiş olmadığı için gitmemiz mümkün olmadı. Köye karadan da ulaşabiliyorsunuz ancak o yol çok daha uzak, o nedenle biz tercih etmedik.

Köyün merkezinde aynı zamanda çocukların okuduğu okulu da buluyoruz. Türkiye’den yanımıza aldığımız kalemlerimiz bavul yerine şimdi keşke yanımızda olsaydı da bu çocuklara dağıtsaydık diye hayıflanıyoruz. Ne yazık ki bu çocuklara verme imkanımız olmadı ama o kalemleri daha sonra Masai Mara’da dağıtmayı başardık.

Buradaki kumsalda aynı zamanda inekler de rahat rahat takılıyorlar. Tanzanya’nın inekleri pek bir ufak. Sanırız daha evvel bu kadar ufak ineklere hiç rastlamamıştık. Tabii bu kadar ufak ineğin buzağısı da pek ufak ve şirin oluyor:)

Köyün merkezini geçtikten sonra oteller bölgesi başlıyor ve kumsal denize girmeye çok daha müsait bir hale geliyor. Açıkcası bizim otelimizin bulunduğu bölge denize girme konusunda çok uygun bir yer değil; o nedenle de biz genelde deniz yerine havuzu tercih ettik. Ancak buralar(bir yer söylemek gerekirse Zanzibar Resort’un önü) çok daha büyük kumsallara sahip. Otellerin kalitesi nasıldır bilemiyoruz ama deniz için bu bölge daha iyi bir seçenek gibi gözüküyor. Bu bölgede yürürken en çok ilgimizi çeken şey çevrede bulunan Masai gençleri oldu. Geleneksel kıyafetleriyle kumsalda dolanan ve sadece bekar bayanlara laf atıyorlar(olumsuz anlamda değil). Aynı zamanda kendilerinden yaşça oldukça büyük olduğu belli olan beyaz kadınlarla el ele, göz göze dolaşan da bir çok Masai erkeğine rastlıyoruz. Öğreniyoruz ki nasıl bizim erkekler Ukrayna’ya, Rusya’ya gidiyorlar, bir çok Batılı 40’lı 50’li yaşlarındaki kadınlar da buraya geliyormuş…Bize baya bir ilginç geldi:)

Otelden baya bir uzaklaştık ve artık okyanus yavaş yavaş geriye doğru gelmeye başladı. Artık geri dönüş vakti diyoruz ve otelimize doğru aynı yoldan geri dönüyoruz. Geri dönüş yolumuzda Mohammed Ali’ye tekrar rastlıyoruz ve kendisinden ertesi gün için Mnemba Adasına snorkel turu alıyoruz. Kişi başına 35 USD’den açtığı kapıyı, 25 USD’den kapatıyoruz.

Ertesi gün sabah 8:30’da bizi otelin resepsiyonundan alıyorlar ve teknelerin kalkacağı yere doğru araçla götürüyorlar. Buradan bindiğimiz tekne tamamen tahtadan yapılma ve ilk bakışta insana pek de güven vermeyen bir görünümü var. Ama bu saatten sonra geri dönmek olmaz deyip atlıyoruz tekneye. 1 saatten fazla süren yolculuk sonrasında adanın açıklarına demirliyoruz. Çevrede bizim gibi pek çok tekne var aynı şekilde. Bu adanın sahibinin Bill Gates olduğu söyleniyor ama aslı astarı var mıdır bilmiyoruz:) Adanın üzerine çıkmak yasak, sadece snorkel yapmaya izin veriliyor. O nedenle de burada fotoğraf değil ama deniz altı videomuzu çekiyoruz:) Çektiğimiz videoyu YouTube sayfamızda bulabilirsiniz:)

Kısacası biz Zanzibar’ı genel olarak çok sevdik. Gel-git gibi etkileyici bir doğa olayıyla, tatlı çocukları ve bembeyaz kumlarıyla kesinlikle gelinip görülmesi gereken bir yer. Ancak şunu kesinlikle söyleyebiliriz ki eğer amacınız deniz tatili yapmaksa, Zanzibar’ı tekrar düşünün deriz. Bizim ülkemizde denize girmek için çok daha güzel yerlerin olduğu şüphe götürmez.

 

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s